İrtibatı Koparmayalım!
gölgede bırakmak deyimi
(1) (birini) kazandığı başarıyla geçmek, onu aşmak. örnek: Bu yaşta nice gençleri gölgede bırakıyordu. (2) (bir şeyi) üstün bir düzeye yükselerek değeriyle onu alt düzeye düşürmek, örnek: Bu baraj ötekini gölgede bıraktı.
- aklından bile geçmemek
- düttürü leyla
- canına tak etmek
- afi yapmak
- Allah sonunu hayır etsin
- malın gözü
- dil yarası
- baş ağrısı vermek
- hop oturup hop kalkmak
- nara atmak
- kötüye kullanmak
- kulağını çekmek
- anlaşıldı vehbi nin kerrakesi
- gır geçmek
- bir dirhem bal için bir çeki keçiboynuzu çiğnemek
- Allah unutturmasın
- ekten pükten, öksüze kaftan
- başını ezmek
- direk gibi
- akıl var, yakın var
- voli vurmak
- devekuşu gibi başını kuma sokmak
- gönül okşamak
- bal dök yala
- bile bile lades
- yılan hikâyesi
- hayra yormak
- diş kirası
- çift dikiş
- enayi pilakisi
- yüreği oynamak
- fişek gibi
- eski kurt
Son Sorgulanan Deyimler
Deyim
Anlamı
argo (1) topluluğa, ortama, çevreye uyum göstermek. örnek: O araziye uymakta beceriklidir. (2) arazi olmak.
bulunduğu, oturduğu, yaşadığı yer den ayrılarak, yerleşmek amacıyla ev, semt, köy, kent ya da ülke değiştirmek.
(1) (birini) kazandığı başarıyla geçmek, onu aşmak. örnek: Bu yaşta nice gençleri gölgede bırakıyordu. (2) (bir şeyi) üstün bir düzeye yükselerek değeriyle onu alt düzeye düşürmek, örnek: Bu baraj ötekini gölgede bıraktı.
argo hiç emek harcamadan, bir karşılık ödemeden elde etmek, parasız sahip olmak. örnek: Böyle anafora konmak var mı?
Bitişikte oturan komşu, evleri yan yana olan ailelerden her biri.?Kapı komşum öyle iyi bir insan ki..?
Bir kararı, sözleşmeyi, anlaşmayı yazılmasından kısa bir süre sonra bozmak.
didişe didişe, çekişe çekişe (pazarlık). örnek: Bu elden düşmeyi, al aşağı vur yukarı, on milyona aldım.
(1) argo (bir kimseyi) aldatmak, kaldırmak. (2) argo (bir şeyi) karışıklığa getirip almak, çalmak. (3) argo (bir şeyi) laf kalabalığına getirip söylemek, söyledikleri arasına sokuşturmak. (4) argo (bir eylemi) karışıklığa getirip önemini, etkisini azaltmak.
kendisine yapılan bir iyiliğe karşı duyumsadığı borçluluk duygusu, kendini borçlu sayış.
(1) (bir kabın) içindekini tümüyle tüketmek. (2) (bir şeyin) sonuna ulaşmak, sonunu getirmek, örnek: Kışın dibini bulmak üzereyiz.
(1) zaman yetersizliğinden yararlanarak birini aldatmak. örnek: Tezgâhtar aceleye getirip sokuşturuvermiş. (2) işe gereken zamanı vermeden yapmak, özen göstermemek. örnek: Doğramacı masayı aceleye getirdi. (3) (birini) sıkıştırarak işin yeterince özenilmeden yapılmasına yol açmak.
kızımı hemen evlendirmek zorunda değilim, uygun bir eş buluncaya değin beklerim anlamında söylenir.
Yayın Ağımız
Bu listede yer alan sitelerimiz günlük hayatınızda gerek eğitim, gerek iş, gerek eğlence ve gerekse alışveriş konusunda yardımcı olmak için uzman ekipler tarafından hazırlanmaktadır.Eğitim Sitelerimiz
Eğlence Sitelerimiz
Rehber Sitelerimiz
Diğer Sitelerimiz
Tüm Hakları Saklıdır © 2008 - 2024
Sitemizin SEO çalışması Seo Uzmanı Zeze tarafından yapılmıştır.anlaminedir.com bir nerededir.com sitesidir.